İNGİLİZ PROJELERİNDE MEHDİYET
Eski bir tencere kapak hikâyesine geçmeden ingiliz Projelerinin başka bir keyfiyetine dikkat çekmek istiyorum. İFSAD ve NİFAK!
İfsad mahiyeti itibarıyla bozucu, değiştiricidir. Yani etkisi kimyasaldır. Hem mahiyeti, hem hüviyeti, hem hasiyeti bozar, değiştirir ve mahv eder. Nifak ise bölücü ve parçalayıcıdır. Yani etkisi fizikseldir. Mahiyetten ziyade hüviyeti değiştirir, mahv eder.
İngiliz “ifsad ve nifakı” kendi tabiatı haline getirecek derecede kendine nisbetle “millileştirmiş”, karakteri, tarzı haline getirmiştir. Bu sebeple planları ve projeleri etkin ve tesirli olmuştur.
İngiliz projelerinden olan Kadıyanilik Hindistan’da, Vehhabilik Arabistan’da bu iki silah ile yani ifsad ve nifak ile yayılıp kökleşmiş ve bu İslam beldelerini İngiliz eyaleti haline getirmiştir. Bu seri yazımızda her bölümün sonunda nazara vermeye çalıştığımız ve İngiliz’in en çok kullandığı ana argüman “MEHDİ” konusu ve kavramıydı. Mesela Kadıyaniliği kuran sapık “Mehdilik” iddiası ile çıkmıştır. Patenti İngiliz’den önce Yahudiliğe ait olan ŞİA akidesi de “Mehdi” mefhumu üzerine yapılanmıştır. Patenti her ne kadar Yahudi’ye ait olsa da Şiiliğinde hamisi ve icracısı şu an İngiliz’dir. Bunların “anti” tarafında duran Haricilik kökenli Vehhabilik de “Al-i Beyt ve Mehdilik düşmanlığı” şeklinde fitne denkleminin karşı tarafındadır. Yani özetlersek İngiliz projelerinin hepsinin ekseninde “Mehdi” vardır. İngiliz kendi sonunu getirecek olan gerçek gücü iyi tanıdığından bütün oyununu geçmişte ve şu anda dahi hep bu eksen üzerine inşa etmiştir. Bu günümüzde de böyledir.
IŞİD denen ve bir hayli aksiyoner olan ingiliz projesi de böyledir. Kullandığı “siyah sancak” ve “mühr-ü nebi” figürlerinin teması ve mesajı “Mehdi”dir. Birçok mücahidi yanıltıp ona koşturan ve safına katıp nihayetinde şehadet yerine “niyazilik” makamına kavuşturan budur. En son(2014 yılı) Kobane işgalinde İŞID’in verdiği zayiat 500 rakamını devirince mücahidler(!) biraz uyanır gibi oldular ama hala asıl soruyu sorabilecek duruma gelmiş değiller. Yani Irak’ta Amerika hala dururken, Suriye’de Esed denen yavru Süfyani dururken neden onlar bu işgalcilere değil de işgalcilere karşı savaşan Müslüman guruplara ve Kürtler’e saldırmakta ve hepsinden önemlisi bu işgalcilere karşı savaşan unsurların en büyük hamisi olan Türkiye sınırına paralel bir saldırı cephesi kurmaya çalışmaktadırlar? İŞID cenahında ki aldanmışlar bu soruyu sorana kadar büyük ihtimalle hepsi İngiliz projesi gereği imha edileceklerdir.(Ki öyle oldu.) Böylece İngiliz MEHDİYETE asker olabilecek bir potansiyeli de yanlış cenahta ve safta ifna etmekte, cehenneme yuvarlanmalarına sebep olmaktadır.
Hem ifsad hem nifak yönünden zülcenaheyn(!) olan Fethullah Gülen Projesinin de belkemiğini “Mehdiyet” konusu teşkil eder. Fakat zülcenaheyn(!) özelliği gereği Fethullah Gülen kâh Mesih olur kendince üç dinin üstünde bir yer alır, kâh Mehdi olur sadece mezhepler üstü bir yer alır. Daha doğrusu alırdı. Şimdi Risale-i Nur iki kanadını da kırdığından sadece sıradan bir medya mikserliğine düştü. Sahibi İngiliz’e –adına Lordlar Kamarasında konferanslar yaptırmasına ve anlı şanlı akademisyenlerin kafa yorup binbir zahmetle hazırladığı planlara rağmen- tarihin en ağır hayal kırıklığını yaşattı. Ne Kadıyaniliğin piri Gulam Ahmed ne Vehhabiliğin kurucusu Muhammed bin Abdülvehhab olabildi. Onlardan biri Hindistan’ın diğeri Arabistan’ın İngiliz eyaleti haline gelmesini sağlamışlardı. Fethullah Gülen bunların üçüncüsü olamadı ve İngiliz’in elinde patladı. Haliyle İngiliz de çekmecede hazır tuttuğu IŞİD’i sahaya sürmek zorunda kaldı.
Sahaya sürdüğü bu uyduruk siyah sancaklılar 1990 senesinin en başından binbir zorlukla oluşturdukları Ortadoğu denklemini riske atmak durumunda bıraktı İngiliz’i. 1991 senesinde gerçek siyah sancağın sahibi olan Mehdi’yi ve onun “Seyyidler Cemiyetini=Cemaatini” doğmadan öldürmek için 1. Körfez Savaşını çıkarttıran İngiliz, hesap hatası yaptığını anlayarak bir sene sonra bölgeden çekildi. Çünkü aradığını bulamadı. Daha doğrusu biraz daha yukarıya bakmayı akıl edemedi. Her ne ise…
Bir yanıt bırakın